Çinli Casus Ch'ang Sun-sheng

a- Çinli Casus Ch'ang Sun-sheng'in Gök-Türkleri Bölme Planı

Ch'ang Sun-sheng, ilk defa 580 yılında Ch'ien-chin prensesin gelin olarak
gönderilmesi sırasında elçi Yü-wen Sheng-ch'ing'e yardımcı tayin edilmişti.
Onun bu heyete seçilmesinin asıl sebebi Çinlilerin fevkalade nişancılığı sayesinde
Gök-Türklere daha iyi yakınlaşacağını
ve casusluk faaliyetlerinde başarılı olacağını düşünmeleri idi.
Bu prensesin Gök-Türklere gönderilmesi sırasında
toplam ondan fazla grubu olduğu halde, Taspar Kagan [196],
onların hiçbirine iyi davranmamış sadece Ch'ang Sun-sheng'ı sevmişti.
Bu sebepten Çin'e geri gönderilmeyen bu şahıs,
yıl sonuna kdar Gök-Türk ülkesinde alıkonulmuştu.
Bundan sonra onu, Işbara'nın yanında görmekteyiz.
Her ava çıkışında Ch'ang Sun-sheng'ı da götüren Işbara,
onun nişancılığını imtihan etmiştir.
Et için birbirleriyle mücadele eden iki yırtıcı kuş görüldüğünde Çinliye iki ok vermiş
kuşları vurmasını söylemişti.
Eğri yayı eline alan Ch'ang Sun-sheng bir ok atışında iki kuşu birden vurdu.
Onun nişancılığını çok beğenen Işbara, bütün oğul ve kardeşlerine,
ileri gelen devlet adamlarına onunla dıstluk kurmalarını,
bu vesileyle nişancılık tekniğini kazanmalarını istedi.

Gök-Türk devleti için en büyük tehlike işte bu Çinli casus Ch'ang Sun-sheng'ın
devlet adamlarıyla yakınlaşmasıyla başladı.
Devletin ileri gelenleri ve hanedan üyelerini
daha iyi tanımaya başlayan bu Çinli onların zaaflarını,
aralarındaki ihtilafları öğrenme fırsatını buldu.
İlk öğrendiği şey Işbara'nın kardeşi Ch'u-lo-hou [197] arasındaki
kıskançlık duygularının olduğu idi. Şad unvanlı bu şahıs
milletin kalbini çok fazla kazandığı için Işbara tarafından kıskanılıyordu.
Kardeşi hakkında bir takım gizli planlar yapan Işbara,
Ch'ang Sun-sheng ile yemin ederek anlaştı.
Bu sıralarda çıktıkları av seyahatlerinde Çinli casus, Gök-Türk ülkesinin dağlarını,
derelerini, boylarının sayısını, askeri kuvvetlerini, zayıf olanlarını öğrenmiş,
duymadığı bilmediği kuvvet kalmamıştı.
581 yılı başlarında ülkesine geri dönen Ch'ang Sun-sheng,
derhal imparatoruna bir rapor hazırlayıp, öğrendiklerini bildirdi.

Gök-Türk devleti kaderini değiştirecek olan söz konusu bu rapor,
çok büyük önem taşımaktadır.
Kaynaklarımızdan sadece SS 51 [198] ve TCTC 175 [199] de kaydedilmiştir.
Bu casus elçi Ch'ang Sun-sheng,
öncelikle Gök-Türklerin Çin için büyük bir tehlike olduğunu belirtiyordu.
Diğer taraftan onların başlayan hücumlarına karşı Çin'de
seferberlik ilan edilmiş olmasına rağmen şimdi savaşın gerekmediğini,
silahlı çatışmanın bir kenara atılmasını tavsiye etti.
Çünkü Gök-Türklerin içinde düzensizlik ve çekememezlik olduğundan,
gizlice bir plan yapılabilirdi.

Işbara'nın ülkesi içinde ihtilaf olanlarla temasa geçilip,
anlaşmazlıklar ortaya çıkarılmalıydı.
Bu çekememezlik duyguları açığa çıktığında kendiliklerinden gidip,
Işbara'yla savaşırlardı. Önce Çinlilerin onun en büyük muhalifi gördükleri
ve Tien- hüe olarak adlandırdıkları Tardu ile temasa geçilmeliydi.
Bunun yanında bir diğer muhalif kişi Ch'u-lo-hou vardı.
Işbara'nın kardeşi idi, çok akıllı, kurnaz ve güçlüydu;
bu özelliklerinden dolayı milletinin kalbini kazandığı gibi
devlet adamları tarafından da seviliyordu.
Onu kıskanan Işbara, şüphe ve korku içinde olmasına rağmen,
dışarıya belli etmemeye çalışıyor, huzursuzlukları,
anlaşmazlıkları örtmeye çalışıyordu.

Casus-elçinin aslında Işbara için gösterdiği en büyük tehlike A-po idi.
Onu başkemirgen şeklinde niteleyerek, devleti kemirdiğini belirtiyordu.
bununla birlikte A-po'nun İşbara'dan korktuğu için onun liderliğini kabul ettiğini,
kendi gücüne güvenmediğini açıkça ifade etti.

Ch'ang Sun-sheng, Gök-Türk ülkesindeki vaziyeti bütün ayrıntılarıyla
imparatoruna anlattıktan sonra
Çin'in izlemesi gereken politika konusunda tavsiyelerde bulundu.
Buna göre uzak ile dostluk münasebetleri tesis etmek,
yakında olan düşmanlarla savaşmak Sui hanedanın menfaatlerine daha uygun idi.
Gök-Türk devleti içinde kuvvetliyi yalnız bırakıp, zayıflarla dostluk kurmak lazım idi.
Bu sebeple önce Tardu'ya elçi gönderilip, onunla iyi ilişkiler kurulmalı idi.
Ayrıca A-po'yla müttefik olup, ortak hareket etmek teklif edilmeliydi.
Bu suretle Işbara,
Çin'e saldırmak yerine batıya ve kuzeye yönelerek mücadele etmek zorunda kalacaktı.
Bu sayede Işbara'nın askeri gücü bölünürdü.
Eğer bu plan uygulanırsa on sene geçmeden Gök-Türk ülkesi bomboş kalacaktı.

Gök-Türk ordularının Çin topraklarına girdiği
ve daha büyük saldırılara hazırlandığı sırada,
kendisini böyle faydalı bir rapor sunulan imparator Wen, çok memnun oldu.
Ch'ang Sun-sheng'ı özel olarak saraya çağırdı.
Bu sefer ağzıyla durumu anlatan Ch'ang Sun-sheng, elliyle gördüğü dağların,
derelerin resimlerini bile çizde.
Üstelik Işbara'nın bütün fiili vaziyetini askeri gücünü belirtti.
Bunların hepsini sanki avucunun içi gibi göstermişti,
imparator, buna çok hayran oldu ve planın hepsini kabul etti.

Ch'ang Sun-sheng'ın belirttiği gibi Gök-Türkleri bölme faaliyetine başlandı.
Yüan Hui adlı bir elçi Hami yakınında bulunan Tardu'nun yanına gönderilip,
ona kurt başlı sancak sunuldu [200].
Böylece bu sancakla onun müstakil bir devlet olduğu gösteriliyordu.
Zaten Işbara'ya karşı muhalif duygular taşıdığı anlaşılan Tardu, istiklalini ilan etti.
Üstelik Çin'e elçi göndererek kendi siyasi faaliyetlerine başladı.

Tardu'nun elçisi, Sui başkentine vardığında,
imparator, onu Işbara'nın elçisinin üzerine oturttu.
Bu şekilde Tardu'ya daha çok değer verildiği
ve onun Işbara'dan üstün olduğu gösterilmek istenmiştir [201].

Neticede devletin 552 yılında kuruluşundan itibaren
hiçbir zaman doğudaki merkezden ayrılmayan batı kanadı,
Tardu'nun kurt başlı sancağı alıp istiklalini ilan etmesiyle merkezden kopuyordu.
Bu tarihten sonra batı kısmın tarihi müstakil olarak gelişecektir.
Artık devlet doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
Uygulamaya konan Çinli elçinin planı başarılı olmaya başladı.
Aynı sıralarda Gök-Türk devletinin doğusunda yaşayan Moğol kabileleri Hsi,
K'u-mo-hsi ve Ch'i-tan (Kıtan)lara,
Ch'ang Sun-sheng özel olarak Huang-lung yolundan gizlice gönderilerek,
hediyeler sunuldu.
Bu kabileler de Işbara'ya karşı isyana teşvik edildi.
Diğer taraftan Ch'u-lo-hou'nun bulunduğu yere gizlice adam gönderilip,
imparatorun, derin saygı ve selamları sunulup, Çin'e bağlanması teklif edildi [202].
Bütün bu faaliyetler başlayıp,
durum hızla değişince Işbara endişeye kapılmaya başlamıştı.

Kaynakça

Gök-Türkler I-II-III, 1 cilt bir arada 2. Baskı, sf: 44-47, Türk Tarih Kurumu Yayınları-2014,
Prof. Dr. Ahmet Taşağıl